İşsizlik Ölçümü

İşsizlik Hükümetlerce Nasıl Ölçülür?
İşsizlik, resmi olarak bir ekonomide iş arayan ancak bulamayan tüm insanları ifade eder. İşsiz olmak ile aynı anlama gelmez. Hükümetler iş arayan insanları sayarak işsizliği ölçer. Örneğin emekli, okulda, çocuklara bakan veya dünyayı dolaşan insanlar işsiz sayılmaz. İnsanlara “Bu hafta ücretli iş yaptın mı, yoksa bu hafta ücretli iş mi arıyorsun?” İnsanların yanıtları, ‘iş’ olarak anladıkları şeye göre değişecektir, bu nedenle bu tür kendi kendine raporlama her zaman tam olarak güvenilir değildir, ancak bir ülkedeki işsizlik düzeylerini değerlendirmenin en çok kullanılan yollarından biridir.
Kulağa sıkıcı gelse de işsizlik oranı aslında oldukça güçlü bir politik araçtır. İşsizlik düzeyi genellikle ekonomilerin ne kadar iyi işlediğinin bir göstergesi olarak kullanılır. Politikacılar, iyi bir manşet oluşturduğu ve bir ülkenin daha iyi durumda olduğu izlenimini verdiği için işsizliği azaltmaya çalışmak isteyebilirler. Ancak, çoğu istatistikte olduğu gibi, gerçekte neler olup bittiğine dikkat etmelisiniz. İşsizliğin oranındaki düşüş, mutlaka bir ekonominin daha iyi durumda olduğu veya insanların daha mutlu olduğu anlamına gelmez. Genellikle ne tür işlerin teklif edildiğine, ne kadar iyi ücret aldıklarına ve çalışanların kendilerini ne kadar güvende hissettiklerine bağlıdır.
Sonra, insanların becerilerinin işlerle ne kadar iyi eşleştiğini ölçen eksik istihdam sorunu var. Birkaç nedenden dolayı eksik istihdam edilebilirsiniz; avukat gibi yüksek vasıflı bir iş yapma deneyimine sahip olabilirsiniz. Ancak aslında sadece bir tezgâhtar olarak çalışıyor olabilirsiniz. Veya istediğiniz kadar saat çalışmıyor olabilirsiniz. Dolayısıyla, işsizlik oranı düşüyor olsa bile; eksik istihdam oranı yükseliyor olabilecektir. Bu da iş yerindeki memnuniyetin düştüğünü göstermektedir.